Hamileliğin ilk gününden bebeğin 2 yaşına kadar olan dönemine ilk 1000 gün denildiğini belirten KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Çocuk Hastalı...
1-Çoğu zaman planlı olsa da eve gelen küçük misafir anne ve babanın hayatını değiştiriyor. Bu süreçte aile neler yaşıyor?
Bebek eve geldikten sonra anne babanın alışkın olduğu yaşama şekli tamamen değişiyor. Artık bebek odaklı bir yaşama şekli var. Bir yandan bebeğin bakımını sağlamak, diğer yandan bebekte gördükleri bulguların normal olup olmadığını anlamak gerekiyor. Ayrıca bu dönemde anneye ve babaya karışan çok kişi oluyor. Anne baba okuduklarına mı, internete mi, yoksa büyüklerine mi inansın, şaşırıp kalıyor. Bebeğin arka arkaya hapşırması bile ailede paniğe neden olup "bebeğim hasta mı oldu ?"diye doktora gelmelerine neden olabiliyor. Bu dönemde annenlerin ve babaların bebekleri için neyin doğru olduğu konusunda bilgilendirilmeleri bu süreci kolay, huzurlu ve mutlu geçirmelerini sağlıyor. Bu amaçla 6 Nisan'da gerçekleştirdiğimiz "Bebek Konferansı"nda bu dönemde annelerin bizlere sıklıkla sordukları soruları ve cevapları paylaştık. Amacımız anne adaylarını karşılaşacakları sorunlar konusunda bilgilendirmek ve bebeklerini kucaklarına aldıklarında daha az gergin bir süreç geçirmelerini sağlamak.
2-Anne ve babanın bebeğe alışma süreci de farklı. Ebeveynler nasıl hissediyorlar?
Anneler, gebelik sürecinde bebeği hissettikleri için bağlanma gebelikte başlıyor. Babanın bağlanması için doğumdan sonra bebeği görmesi, kucağına alması gerekiyor. Anne, bebek bakımını baba ile paylaştığında baba için bağlanma kolaylaşıyor. Eğer anne bebeğin bakımını tek başına üstlenir, babayı olayın dışında bırakırsa babada bebeğe bağlanma gecikebilir hatta baba kendisini dışlanmış hissedebilir. Bebek sahibi olmak ciddi bir sorumluluk. Sorumluluk duyguları yüksek, idealist anne babalarda bazen bu durum çok strese neden olabiliyor. Gerginlikten o dönemin keyfini yaşayamıyorlar. Bu dönemde onlara her şeyin yolunda olduğunu, bebeklerine iyi baktıklarını söyleyen bir doktora gereksinim duyulabiliyor.
3-Genelde aile büyükleri anneye baskı yapar, en çok da 'sütün yetmiyor' denir. Bir anne bu eleştiriye nasıl yanıt vermeli?
Bebekler ilk 5 günde doğum ağırlıklarının %5-10'unu kaybedebilirler ama sonrasında kilo alarak en geç 10. Günde doğum kilolarını yakalamaları gerekir. Bebeklerin beklenen kilo alımı bu dönemde günde 25-30g dır. Bebeğin ağlaması aç olması anlamına gelmez. Ağlamasının bir çok nedeni olabilir; bezinin kirlenmesi, ortamın sıcak veya soğuk olması, çok giydirilmesi, gaz ağrısı, kucak istemesi gibi.. Bebek iyi kilo alıyorsa aç değildir ve mama arayışına girilmemelidir. Çok nadir durumlar dışında annelerin sütü bebeklerinin beslenmesine yeter. Bu dönemde annenin desteklenmesi, sütünün yeteceğine inandırılması ve stresten uzaklaştırılması sütün artması için çok önemlidir.
4-Anneler bazen kendilerini yetersiz hissedebilir, bu durumda onlara nasıl destek olunmalı?
Annelerin bu dönemdeki en büyük endişesi "bebeğime iyi bakabiliyor muyum" dur. Evet, bu dönemde muayeneye götürdükleri doktorun bebeğin kilo alımının iyi, anne sütünün yeterli, bebeğin fizik incelemesinin normal olduğunu söylemesi anneyi rahatlatacaktır. Annenin çok yorgun olduğu bu süreçte, annenin rahatlatılması ve dinlendirilmesi de çok önemlidir. Özellikle kolik ağrıları olan bebeklerin anneleri kendini çok mutsuz hissedebilir. Bebeğin sürekli ağlaması annede yetersizlik ve çaresizlik duygusu oluşturabilir. Bu ağlamadan annenin sorumlu olmadığı, bebek 3-4 aylık olunca ağlamanın azalacağı, bebeğin sağlığının normal olduğu anneye anlatılmalı ve anneye kısa süreyle bile olsa bebeğin sesini duymayacağı bir ortamda dinlenmesi, yürüyüş yapması veya arkadaşları ile birlikte olma şansı verilmelidir. Annenin gerginliğinin azalmasının bebeğin huzursuzluğunu azalttığı gösterilmiştir.
5-Özellikle ilk üç ayda bebek hızla büyüyor, değişiyor. Bu süreçte bebeklerde yaşanan değişiklikler neler?
Bebek 1 aylıkken yüzümüze bakmaya başlar, 2 aylıkken karşısındaki konuşunca yüzünü fark eder ve güler, yatarken gözleri veya başı ile nesneleri izler, 2-3 aylıkken başını sağa ve sola eşit olarak çevirir, agulama sesleri çıkarır, seslere tepki verir, kol ve bacaklarını sağ-sol farkı olmadan eşit hareket ettirir, yüzüstü yatarken başını yerden kaldırır.
Bu süreçte anne babalara önerilerim; bebeğinizle konuşun, mimikler yapın, bebeğinizi dışarıda gezdirirken yüzü dışarıya dönük olsun, bebeğinizi uzun süre ağlatmayın, güven ve sevgi ortamını hissettirin.
6-Çalışan anneler bebeklerini evde bırakmak zorunda kalıyor ve çoğu bunun için kendini suçlu hissediyor. Annelere neler tavsiye edersiniz?
Öncelikle iyi bir bakıcının bulunması aileyi rahatlatacaktır. Bakıcının önemle aranan özelliği bebeği sevmesi, sevecen olmasıdır. Bebeğin mutlu olması, gülmesi bize işlerin yolunda gittiğine dair ipucudur. Bebeğin bakımını sağlayan kimse, bu anne de olabilir, bebeği sürekli televizyon karşısına koyup bebekle ilgilenmezse bebekte bir süre sonra iletişim sorunu oluşabilir. Çalışan annelerin eve döndüklerinde bebekleri ile "kaliteli zaman" geçirmeleri çok önemlidir. Anne çalışma hayatında üretken ve mutlu ise, bu durum bebeğe de yansıyacak o da mutlu olacaktır.
7-Anne, bakıcı ya da bir aile büyüğüyle büyüyen bebekler arasında fark var mı?
Bu tamamen bakan kişiye bağlıdır diyebiliriz. Anne ile zaman geçirme bebekleri çok mutlu eden bir süreç ancak zamanın nasıl geçirildiği de çok önemli. Çalışan bir annenin bebeği, anne eve geldiğinde bebekle kaliteli zaman geçiriyorsa çok mutlu olabiliyor. Aile büyüklerinin bebeğe bakması aile ve bebek için çok büyük bir şans. Ancak verilen sevgi disiplinize etme döneminde sınırı aşıp her şeye izin vermeye dönüşebiliyor. Büyükler ile anne babanın sınırları farklı olursa çocukların davranışlarında karmaşa yaşanıyor. İyi bir bakıcının da avantajları var; anne bakıcıya isteklerini, bebek için yapması gerekenleri daha rahat söyleyebiliyor. Günlük hayatta "bebeğim bakıcıdan daha iyi yiyor" diyen birçok anne ile karşılaşıyorum. Çünkü bebekleri daha iyi disiplinize ediyorlar..
8-Hazır gıdaya geçiş sürecinde nelere dikkat edilmeli?
Ek gıdalara başlanırken gıdaların günlük hazırlanması, bebeğe bekletilmeden verilmesi çok önemli. Bebeğe ek gıdalar sunulurken bebek zorlanmamalı, istediği kadar yedirilmeli. Ek gıda verilirken bebek aç olmalı, ek gıdayı denemeye heveslenmeli. Yeni bir ek gıda denenecekse o gün başka yeni bir gıda denenmemeli. Bebeklerin bazen bir gıdaya alışmaları için 20-25 kez denenmesi gerekebiliyor. Ek gıdalara geçme bebek için keyifli bir süreç olmalı. Bebeğin ağzına zorla yiyecek verilmeye çalışılmamalı. Zorla ek gıda verilmesi bebeğin kaşığa tepki göstermesine neden oluyor ve bebeği beslemek çok zorlaşıyor.
9-Bebekle kaliteli zaman nasıl geçirilir?
"Kaliteli zaman" kavramı anne ve çocuğun arasındaki ilişkiyi besleyen, birlikte olmaktan keyif aldıkları zaman dilimidir. Süreden çok içerik önemlidir. Anne isterse sabahtan akşama kadar bebekle aynı ortamda bulunsun, eğer bebekle duygusal bir paylaşım yapmıyorsa sağlıklı bir ilişkiden bahsetmek mümkün değildir. Çalışan anneler hem çalışıp hem de eve gelince çocukla ilgilenip kaliteli zaman geçirebilirler. Bazı anneler de çalışmaz, evde çocuğuyla birliktedir ama ilişkilerine duygusal bir yatırımı yoktur. Burada önemli olan o ilişkide var olması gereken anlayış, annenin rehberliği ve koşulsuz sevgisinin olup olmadığıdır. Bebekle kaliteli zaman geçirmek bebeğin özgüvenini artırır, hayattan keyif almasını sağlar. Çocuk sevildiğini hissettikçe kendini değerli hisseder.
10-Çocuk yaşamında ilk 1000 günün önemi nedir?
Hamileliğin ilk gününden bebeğin 2 yaşına kadar olan dönemine ilk 1000 gün diyoruz. İlk 1000 günde bebekler hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı büyür ve zihinsel kapasitelerinin önemli bir kısmına ulaşır. Hayatın ilk 1000 gününde, uzun dönemde çocuğun hatta erişkinin sağlığını etkileyen bazı durumları engellemek veya azaltmak mümkündür.Bu dönemde gebelik ve doğum sonrası bebeğin beslenmesi, bebeğin fiziksel, ruhsal, zihinsel ve motor gelişimi çok önemli.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da! ✎ Online adak yapmak için tıklayınız.
Hiç yorum yok