Bahar mevsimi gelince birlikte birçok hastalık da yayılıyor. Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte bazı insanlarda ruhsal çöküntü, mutsuzlu...
Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte bazı insanlarda ruhsal çöküntü, mutsuzluk, psikolojik sorunlar, sürekli yorgunluk hali, uyanmakta güçlük çekme ve cinsel isteksizlik gibi birçok sorun baş gösteriyor.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği'ne (CİSED) göre, bahar sendromu önemsenmesi gereken bir rahatsızlık. Bahar yorgunluğu olarak başlayan bu ruh durumu, eğer tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Ancak, baharla birlikte görülen cinsel isteksizlik, cinsel güçsüzlük, genel bitkinlik, yorgunluk, güçsüzlük, halsizlik ve uykusuzluk gibi şikayetlerin çok basit tedbirlerle önlenebileceği de söylüyor.
İlkbaharda kronik yorgunluk sendromu vakalarında artış olabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, şöyle konuştu: "Kronik yorgunluk sendromu sürekli veya tekrarlayıcı seyreden, sakatlayıcı, iyi anlaşılamayan ve birçok sistemi tutan bir hastalığı tanımlamak için kullanılır. Tek bir sebebi yok. Bu hastalığın viral bir enfeksiyonun tetiklediği beyinin çalışmasındaki düzensizlikler, strese bağlı vücudumuzdaki dengesizlik ve vücudun savuma sisteminin bozulması sonucu aşırı derecede aktifleşen bağışıklık sistemimizi içine alan bir durum olduğunu kabul etmeliyiz.
Kronik yorgunluğun en ayırt edici belirtisi yatak istirahatıyla geçmemesidir. Bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla başa çıkamayınca sonuç bitkinlik olmaktadır. Baharın güneşli ve sıcak günlerini özlemle beklediğimiz bu günlerde birçok insan halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak problemler yaşayabilmektedir. Bu yakınmaların çoğu bahar yorgunluğu ile bağlantılıdır. Bahar yorgunluğu veya bahar çarpması da bir hastalık olarak tanımlanabilir. Bahar yorgunluğu önlem alınmazsa kronik yorgunluk sendromuna dönüşebilir."
Şikayetlerin bedensel bir rahatsızlıktan değil psikolojik sorunlardan kaynaklandığını belirten Keçe, şunları söyledi: "Kendini sürekli bitkin, halsiz, isteksiz, yorgun hissedenler bu gruba girmektedir. Bu hastaların yorgunluk hisleriyle mutsuzlukları arasında bağlantı var. Mutsuzluk yorgunluğu, doğal olarak, insanın psikolojisiyle çok yakından ilgilidir. Bu sorundan kurtulmak için öncelikle kendimizi, doğayı ve hayatı sevmek, yorgunluklarımızın, tükenmişliğimizin, mutsuzlukların, hayal kırıklıklarının gelip geçici olduğuna inanmak gerekir. Hastaların psikolojik tedavi görmesi gerekir."
Bahar yorgunluğuna güneş ışığına maruz kalma süresi ile mevsimsel beslenme değişikliklerinin neden olabileceğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, şunları söyledi: "Şikayetlerin üstesinden günde 5-6 porsiyon sebze meyve tüketerek, içilen su miktarını artırarak, açık havada yürüyüş yaparak, bol bol güneşlenerek, iyi ve kaliteli bir uykuyla gelinebilir. Isınan hava vücudun su ihtiyacını artıracağı için günlük içilen su miktarı üç litre civarında tutulmalıdır. Sabahları aç karnına en az 5 dakika yürüyün ve 10-15 dakika aç karnına jimnastik yapın, bu zindelik sağlar. Yeşil çay için. C, A, B ve E vitaminleri, potasyum, selenyum ve omega 3 kullanın ve sentetik yerine pamuklu kumaştan üretilen kıyafetler tercih edin. Her gün akşam ya da sabah duş alın, probiyotik ve prebiyotik içeren içecekler, bağırsak sistemini güçlendirdiği için özellikle mevsim geçişlerinde bol tüketin."
CİSED Genel Sekreteri Psikolog Gülüm Bacanak ise bahar mevsiminin başladığı bugünlerde birçok kişi de, cinsel isteksizlik, cinsel güçsüzlük, sertleşme sorunları, genel bir bitkinlik, güçsüzlük, yorgunluk, isteksizlik, uykusuzluk ve huzursuzluk gibi şikayetler görüldüğünü ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: "Doğayla iç içe olan yerlerde havadaki pozitif iyonların artması insana zindelik verirken, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizde yoğun negatif iyonlar; cinsel isteksizliğe, cinsel güçsüzlüğe, sertleşme sorunlarına, gerginliğe, duygusal iniş çıkışlara, uykusuzluğa, iştahsızlığa, eklem ağrılarına ve yorgunluğa yol açıyor. Havada elektrik yükü büyük şehirlerde çok fazla. Maalesef sanayi atıkları ve trafik bu yükü artırıyor."
Hava ve mevsim değişiminin insan biyoritmini olumsuz etkilediğini söyleyen Psikolog Bahar Evliyagil de, "Dışarıda hava ne kadar güzel olursa olsun yataktan çıkmakta zorlanıyor, çok uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor olabilirsiniz. Çünkü kış şartlarına uyum sağlayan vücudunuz, baharda havanın ısınmasıyla birlikte uyum sürecine giriyor ve şaşırıyor. Ayrıca, bünyenin ihtiyaçlarını ve enerjisini kontrol etmenin getirdiği bir kaygı da yaşanabilir; bu nedenle bu sorunların ortaya çıkışı tetiklenebilir" dedi.
Mevsim ve hava durumunun intihar oranlarını etkilediğine değinen Evliyagil, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle ilkbahar aylarında intihar vakalarına daha yüksek oranlarda rastlanır. Maalesef beyindeki seratonin maddesindeki azalma intihar ihtimalini artırıyor. Bahar aylarında doğanın canlanması ile insanlar da canlanır, ancak küçük bir olumsuzluk da büyük kırgınlıklar yaşayarak sıkıntıya girebilirler. Hayata küsen bu sıkıntıdaki insanlar intihar yolunu seçebilir. Yaptığımız anket çalışmalarına göre, intihar girişiminde bulunmayı düşünenlerin yüzde 38'i ilkbahar aylarında, yüzde 27'si sonbahar aylarında, yüzde 20'si kış aylarında ve yüzde 15'i de yaz aylarında intihar girişiminde bulunmayı düşünüyor."
CİSED uzmanları ayrıca, cinsel isteksizlik ve bahar yorgunluğu ile mücadelede dengeli beslenme, iş yerlerinin ve evlerin yeteri kadar aydınlatılması ile alkol tüketiminin azaltılmasını önerirken, tüm bunlara rağmen devam eden cinsel isteksizlik ve yorgunluk durumunda bir hekime başvurulmasını tavsiye ediyor.
Hiç yorum yok