Biyolojik açlık kendini yavaş yavaş gösterir ve bir tabak sebze dahi doymanız için yeterlidir. Duygusal açlık ise günün farklı saatlerind...
Biyolojik açlık kendini yavaş yavaş gösterir ve bir tabak sebze dahi doymanız için yeterlidir. Duygusal açlık ise günün farklı saatlerinde kendini aşerme olarak belli eder.
Moraliniz bozulduğunda, sinirlendiğinizde ya da bunaldığınızda iştahı katlanarak artanlardan mısınız? 'Duygusal açlık' olarak nitelendirilen bu rutin, birçok kadının kilo almasının da başlıca nedeni.
Ancak tek bir fark var; o da yine kadınların duygusal açlığı, biyolojik açlıkla karıştırması.
Hayat zorlaştığında birçok kadın çareyi yemek yemekte buluyor. 30 yaşındaki Ece: Yaz başı salonumdaki koltukları yenilemeye karar verdim ve bütçemi zorlayarak metrelerce çok özel keten bir kumaş satın aldım. Hevesle kaplatmak üzere mobilyacıya gönderdim ve tam olarak neler istediğimi de ayrıntıları ile anlattım. Ancak on gün sonra eve getirdiklerinde görmek dahi istemediğim bir işçilik ile karşı karşıya kaldım. Kızamazdım, çünkü istediklerimi yapmaya çalışmışlardı fakat kesinlikle işlerinde usta değillerdi. Evimi, dolayısıyla da ruhumu yenileme çabam boşa gitmiş, param da heba olmuştu. Salona girmek dahi istemiyordum. Bu benim hatamdı. Daha iyi bir araştırma yapabilirdim. Çok kötü bir dönemdi. Erkek arkadaşımdan da ayrılmıştım. Kendimi yemeğe vurdum. Bu benim için tek mutluluk kaynağıydı” diye anlatan Yılmaz, hızla kilo almaya başlayınca bu kez kendine; ‘Bu ne anlama geliyor?
İyi niyetle tam 6000 lira harcadım ve koltuklarım mahvoldu. Düzeltmek için bir yol bulacağıma da oturmuş deli gibi yemek yiyorum’ demiş. Genç kadın şimdi terapistlerin özel olarak düzenlendiği duygusal açlığı giderme tekniklerini deniyor. Uzun yıllar kilo sorunları olan kadınlarla çalışan Hertfordshire Üniversitesi’den emekli ünlü profesör ve duygusal açlık konusunda uzman olan Julia Buckroyd; açlıkla baş etmenin en kolay yolu yemek yemeden önce kendinize anahtar kelimeyi hatırlatmak olduğunu söylüyor; “Müşterilerim sinirli anlarında yemek yeme ihtiyacı hissettiklerinde kendilerine; ‘Neden?’ diye sormalarını istiyorum. Bu bir nevi sakinleşmek için içinizden ona kadar saymaya benziyor.”
Bu ne anlama geliyor?
Açlığın her nedense duygusallıktan çok biyolojik olduğu düşünülür... Oysa UCLA Üniversitesi’nde Klinik Psikiyatri alanında başarılı araştırmalara imza atan ve aynı zamanda shrinkyourself.com sitesinin kurucusu olan Dr. Roger Gould, açlığın temelinde duygusal boşluklar olduğunu savunuyor. “Biyolojik açlık kendini yavaş yavaş gösterir ve bir tabak sebze dahi doymanız için yeterlidir. Duygusal açlık ise günün farklı saatlerinde kendini aşerme olarak belli eder” diyerek duruma açıklık getiriyor ve ekliyor; “Üstelik ihtiyacınız olan besinleri değil de, sizi duygusal sorunlarınızdan uzaklaştıracak olanları tercih edersiniz. Bazı kişiler bu hassas noktayı fark ederken, bazıları da tuzağa düşerek kendilerini yemek yiyerek mutlu etmeye çalışıyor. Amacım kilo sorunları yaşayanlara duygusal açlıkla biyolojik açlık arasındaki farkı öğretmek ve sorunlar karşısında yemek yemek yerine farklı yönlere kaymalarını sağlamak.”
Peki duygusal açlıkla nasıl mücadele edilebilir? Bunu ancak mantığınızla çözebilirsiniz. Yapılan bir araştırmaya göre Kavramsal Davranışlar Terapisi’nin duygusal acıkmaya karşı oldukça etkili olduğu kanıtlanmış. İnsanlara psikolojik sorunları olduğu zaman çözümü kendileriyle konuşarak, bir nevi kişisel terapi uygulayarak bulmalarına yardımcı olunan bu terapide Profesötr Buckroyd; duygusal acıkmaya neden olan psikolojik sorunlar karşısında kendinize; ‘Bu ne anlama geliyor?’ sorusunu sormanızı tavsiye ediyor. Diyetisyen yardımıyla zar zor verilen kilolar bir yılda geri alınırken, Kavramsal Davranışlar Terapisi’nde gerçekleşen konferanslar sayesinde hem sorunlarınız yüzünden aşırı yemek yemekten uzaklaşıyorsunuz hem de diyet ile verdiğiniz kiloları kendinizi telkin ederek geri almıyorsunuz.
Bu güne kadar uzmanlar kriz anında rahatlamak ve yemekten uzak durmak için sıcak bir köpük banyosu yapmamızı ya da dişlerimizi fırçalamamızı öneriyorlardı. Ancak sık sık açlık krizi yaşayanlar gayet iyi bilir ki; köpük banyosu abur cuburdan uzak durmak için ne yazık ki uzun süreli bir etki sağlamaz. Bu nedenle rahatlama aşamasında kendinizi sorgulamaya çalışmanız, sorunların köküne inmeniz açısından da hayli başarılı sonuçlar verebilir. Neden bu kadar stresliyim?, Yemek yemek kalıcı bir çözüm mü?, Neden yemek yiyerek kendime zarar veriyorum? gibi sorulara vereceğiniz cevaplar, size yeni bir yol açabilir.
Moraliniz bozulduğunda hep aynı besini tüketmek mi istiyorsunuz?
Öyleyse bunun ne anlama geldiğini keşfetme zamanız geldi demektir. 2005 yılında Amerikalı Psikoterapist Cynthia Power; 500 hastasına yemek yedikleri zaman kendilerini nasıl hissettiklerini sorarak özel bir günlük tuttu. Araştırmasının sonunda da belli gıdaların belli durumlar neticesinde tüketildiğini keşfetti. İşte Power’ın keşfettiği gerçekler ve nedenleri...
“Canım peynir ve tuzlu kraker çekiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Kafam karışık ve hayal kırıklığına uğradım.”
“Canım et ürünleri tüketmek istiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Sinirliyim.”
“Canım dondurma yemek istiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Huzura ihtiyacım var.” “Canım kahve ve çikolata çekiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Çok mutsuzum ve ilgiye ihtiyacım var.”
“Bol miktarda mısır gevreği tüketmek istiyorum.” Bu ne anlama geliyor? “Çok stresliyim.”
“Canım pasta yemek istiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Kendimi yalnız hissediyorum.”
Açlığınız duygusal mı yoksa biyolojik mi?
Gerçek açlık hissi tamamen biyolojik ve etkisini yavaş yavaş gösteriyor. Duygusal açlık ise tamamen psikolojik sorunlar üzerinden şekilleniyor. Şayet ikisi arasındaki farkı anlamakta zorluk çekiyorsanız, aşağıdaki yorumları dikkatle incelemeniz yeterli…
Biyolojik açlık
Yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Sebzeden meyveye her türlü besinle yok etmeniz mümkün.
Boyun altından başlayan bölgede etkisini gösteriyor (Karın guruldaması gibi...)
Öğünlerden birkaç saat sonra başlıyor.
Yemek yedikten sonra tamamen kayboluyor.
Tatminkârlık sağlıyor.
Duygusal açlık
Bir anda ortaya çıkıyor.
Genellikle belli yiyeceklere yöneliniyor.
Boyun üstündeki bölgelede etkisini gösteriyor. (Çikolata yemeyi hayal etmek gibi...)
Son yediğiniz öğün ile hiçbir bağlantısı bulunmuyor.
Tok olmanıza rağmen yemeğe devam etmek istiyorsunuz.
Pişmanlığa neden oluyor.
Hiç yorum yok