Diyete başladınız. Bu kez son derece kararlısınız. İlk birkaç hafta her şey yolunda gitti. Sonra bir anda, önünüzdeki salata ve yanında kep...
Diyete başladınız. Bu kez son derece kararlısınız. İlk birkaç hafta her şey yolunda gitti. Sonra bir anda, önünüzdeki salata ve yanında kepek ekmeği dilimleri dururken, aklınızdan dumanı üstünde lahmacunlar geçmeye başladı. Peki, neden? Ne oldu da kendi kendinizi baştan çıkarır halde, diyetinizi sabote etmeye ramak kalmış halde buldunuz?
Diyetisyen Nurdan Balakçı, "Bu, bir tür aşerme hali. Karnınız aç değil ama belli yiyeceklere karşı aşırı zafiyet gösteriyorsunuz ve o yiyeceği yemeden kendinizi doymuş hissetmiyorsunuz. Bunun da başta fizyolojik olmak üzere pek çok sebebi var" diyor.
Fizyolojik sebepler
''Söz konusu yiyecek isteklerinden beynimizin belli bazı bölümleri sorumludur ve bu bölümler de hafıza, zevk alma ve ödülden sorumlu bölgelerdir. Leptin ve serotonin gibi hormonlarda yaşanan dengesizlikler belli yiyeceklere arzu duyma şeklinde kendini gösterebilir. Diyet öncesinde belli şeyleri yedikten sonra vücudumuza endorfin saınmışsa ve biz de farkında bile varmadan bunun bağımlısı olmuşsaki endorfini salgılatan o gıdayı arzulamaya başlamış olabiliriz. Bazılarımız hamile kadınlar gibi hormonal değişiklikler yaşadığımız için, bazılarımız da vücudumuzda eksilen ( örneğin) mineraller nedeniyle belli yiyecekleri özleriz. Özetle vücudumuz bazı besinleri özler çünkü bu besinierden yoksundur.''
Çikolata: Büyük olasılıkla magnezyum eksiğimiz vardır ve çikolatanın hammaddesi olan kakao da yüksek oranda magnezyum içerir. Kadınların özel dönemlerinde yaşadığı magnezyum eksikliği de onları çikolataya yöneltiyor olabilir. Oysa badem, ceviz, fındık, fıstık yiyerek de magnezyum eksikliğini giderebiliriz. Yine hamur işlerine, pasta ve makarnaya özlemin de nedeni karbonhidrat bağımlılığı olabilir.
Et ve etli gıdalar: Demir eksikliği çekiyorsak et yemeye yöneliriz. Etin fazlasına diyetlerde yer verilmediği için bu isteği ıspanak, lahana gibi demir zengini gıdalarla kapatabiliriz.
Peynir ve peynirli gıdalar: Örneğin peynirli tost, peynirli pizza vb. canını çekiyorsa, vücutta Omega 3 yağ asidi azalmış demektir. Peynirin yağlı türlerinden ve tost, pizza gibi karbonhidrat yedirecek yiyeceklerden kaçınmak için somon balığı, keten tohumu ve ceviz yiyebilirsiniz. Yine peynir arzulamak kalsiyum ve fosfor eksikliğine de işaret eder. Bunun için de süt, yumurta ve muz iyi birer alternatiftir.
Tuzlu atıştırmalıklar: Örneğin paket paket cips yemek istiyorsanız, vücutta tuz yada su eksilmiş demektir. Tuz sodyum eksikliğine işaret edebilir. Sodyum içeriğine sahip fındık, fıstık, ceviz gibi kuruyemişlerle, kereviz ve havuç gibi sebzelerden bu eksikliğimizi sağlayabiliriz. Balık yemek de iyi bir çözümdür. Bunun yanında vücutta su eksildiği için de tuzlu bir şeyler yemek isteyebilirsiniz çünkü tuz vücuttaki suyu tutar. Vücutta su azalmışsa tuzu tutacak su da azalmıştır. Bunun çaresi de sadece su içmektir.
Şeker: Basit karbonhidrat tüketimi fazla olanlar insanlar adeta şeker özlemiyle yaşar. Kan şekeri yükselir, insülin salınımı artar ve kısa süre sonra da iner. İnsülin iner inmez de şeker açlığı yeniden başlar. Bu kriz halinin üstesinden gelmek için meyve tercih edebilirsiniz. Meyveleri tek başına tüketmek yerine yanına yağlı tohumları veya süt ürünlerini tercih etmek kan şekerinizi daha uzun sürede dengede tutmaya destek olur.
Süt ve süt ürünleri: Kalsiyum eksikliğini gösterir. Süt içme isteği, stresli dönemlerde de ortaya çıkabilir. Bu da doğal bir aminoasit olan triptofan eksikliğinin göstergeri olabilir triptofan'ın antidepresan etkisi de vardır.
Baharatlı, acılı gıdalar: Tiroid dengesizliğinin veya kükürt eksikliğinin işareti olabilir. Tiroidi dengelemek için yoğurt, somon, Hindistan cevizi yağı, esmer pirinç, barbunya, yumurta ve kabuklu deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Kükürt için de soğan ve sarımsak dışında havuç, kereviz, turp. patates, marul, maydanoz, çilek, muz ve yumurta yeterlidir."
Bağırsaklar Devrede!
Diyetisyen Nurdan Balakçı, önemli bir noktaya daha değiniyor: "Açlık hissiyle ilgili olarak artık bağırsaklarımızın da bu işte payı olduğu biliniyor. Bunun sebebi de 'ikinci beyin' olarak adlandırılan bağırsaklarımızın barındırdığı pek çok mikroorganizmadan sorumlu olması... Bilindiği gibi, vücudumuzda var olan hücrelerden çok daha fazlası bağırsak floramızda yaşıyor. Ve bunlar da biz ne yiyorsak onunla besleniyor. Dolayısıyla hangi grup gıdayı tüketiyorsak, o gıda grubuyla beslenen mikroorganizmaları besliyor, sayılarının artmasını sağlıyor; diğerlerini ise zayıf düşürüp, sayıca azalmalarına sebep oluyoruz. Biz, lif ve protein ağırlıklı besleniyorsak, aynı besin grubuyla beslenen bağırsak mikroorganizmalarımız mutlu oluyor özetle. Ama karbonhidrat yemediğimiz için, karbonhidratla beslenen bağırsak mikroorganizmalarımız bir tür isyan başlatıp beynimize sinyaller gönderiyor ve karbonhidrat yeme isteğimizi kamçılıyor. Bununla başa çıkmak için bağırsaklarımızdaki mikroorganizmalara eşit ve adil davranmalıyız. Yani her besin grubundan dengeli şekilde tüketmeliyiz."
Hangi yaşta ne yeriz, ne yemeliyiz?
Diyetisyen Nurdan Balakçı, bebeklikten başlayarak hangi gıdalara yöneldiğimizi, bunları yiyerek ne gibi hatalar yaptığımızı ve aslında ne yememiz gerektiğini de sıralıyor:
Çocukluk:
Ne yenir: Çikolata ve şekerleme.
Ne yenmeli: Besin kalitesi düşük olan çikolata ve şekerleme türleri yerineyaş ve kuru meyveleri tercih etmek gerekir. Yine bu dönemde sağlıklı kemikler için süt ürünleri de oldukç aönemlidir.
Ergenlik:
Ne yenir: Cips veya kızartmalar.
Ne yenmeli: Cips ve tuzlu kızartmalar yerine ceviz, fındık, çiğ badem gibi kuruyemişler tercih edilmelidir. Yapılan araştırmalar, özellikle genç kızların adet dönemlerinde kaybettikleri demir ihtiyacını mutlaka karşılaması gerektiğini gösteriyor. Bunun için demirden zengin yumurta ve et grubunu da beslenmelerine dahil etmeleri gerekir.
20-30 Yaş:
Ne yenir: Makarna, pizza gibi karbonhidrat ağırlıklı gıdalar.
Ne yenmeli: Balık, et, tavuk, yumurtagibi protein bakımından zengin gıdalar tercih edilmeli. Yine bu yaşlarda sigara, alkol ve fazla miktarda fastfood tüketimi olduğu için, özellikle domates, portakal gibi C vitamini bakımından zengin besinler ihmal edilmemeli.
35-50 yaş:
Ne yenir: Hamur işi ve doymuş yağ kullanılan besinler.
Ne yenmeli: Kolesterolü dengelemek ve kalp sağlığı için Omega 3 yağ asidinden zengin uskumru, alabalık, ton balığı ve ceviz gibi besinler tercih edilmelidir. Yine bu dönemde kalp sağlığını koruma adına düşük yağlı, yüksek lifli bir diyet uygulanmalıdır.
50 yaş ve üzeri:
Ne yenir: Yağlı etler veya kızartmalar.
Ne yenmeli: Bu yaşlarda demire olan ihtiyaç azalır ancak kalsiyum ihtiyacı artar. Bu nedenle kalsiyumdan zengin süt ürünlerini tüketmek gerekir. Özellikle menopoz dönemini yaşayan kadınlar, menopozun etkilerini hafifletmek için keten tohumu tüketebilirler.
Hiç yorum yok